Etiketler

29 Ocak 2011 Cumartesi

The Misfortunates - Şeylerin Boktanlığı


2009 Belçika yapımı Felix van Groeningen'in bol ödüllü feci dramatik filmi...

Aylak bir hayata daha sempatiyle yaklaşan dört yetişkin erkeğin bazı sorumluluk alma girişimleri de başarısızlıkla sonuçlanmış ve en güvenli ev anamızın evidir mantığıyla zavallı kadıncağızın küçücük evine doluşmuş dört erkek evladın  ve yetişmekte olan bir ergen çocuğun uzaktan bakınca hayli komik ama kişilere iyice yaklaşıldığında oldukça dramatik ve sarsıcı hayatlarının konu edildiği bir film...kaçırmayın derim...

Alper Canıgüz (Afilli Filinta)


Afilli Filintalar ekibinden Alper Canıgüz, tıpkı Murat Menteş gibi şaşırtıcı, komik ve psiko-absürd yorumlarıyla beni benden aldı, zihnime yakan top etkisi yaptı...hastası oldum bu delikanlıların...şiddetle tavsiye ediyorum...

23 Ocak 2011 Pazar

Özlemiş olmam yok olabilir mi?


Her dinlediğimde hem sözlerinden hem de Selva Erdener'in sesinden çok etkilendiğim bir parça...operacı olmanın yoruma etkisi çok net bence...gönül telini titretmek de böyle bir şey olsa gerek...

18 Ocak 2011 Salı

Marie Antoinette


Sofia Coppola hem yazmış hem de yönetmiş. 2006 yapımı bu filmi seyretmek ancak nasip oldu. Tarihsel önemini bir kenara bırakırsak tam bir görsel şölen...beni de filmin başına çivileyen sadece bu oldu...Ha bir de ''Pasta Yesinler'' demediğini itiraf ettirmiş Marie'ye Coppola...





Özellikle moda, tasarım işleriyle uğraşanlar için müthiş bir seçim ve kaçmaz derim...

Fifi Chachnil


Saint Honoré'deki bu dükkana girdiğinizde aslında çok renkli bir kişiliği olan sahibesinin hayal dünyasına giriş yaptığınızı hemencecik algılıyorsunuz...Bir kere kapıyı kapattığınız anda dışarının sertliği bir anda uçup gidiyor ve sanki bir pudra ponponunun üstüne yumuşak bir iniş yapmış gibi oluyorsunuz...

şöyle ki;

uğramaya, kendinize küçük bir hediye yapmaya ve hayaller kurmaya değer bir yer derim....




14 Ocak 2011 Cuma

Murat Menteş (Afilli Filinta)



Murat Menteş'i beğenisine çok güvendiğim bir arkadaşım sayesinde tanıdım ve hastası oldum...


İnsanı yoğun imge patlamasının altında serseme döndürürken, aşırı komik ve aynı zamanda da aşırı duygusal bir örgüyle iyice kendinden geçiriyor... 


Farklı duruşlarda yeni yazarların çıktığını görmek hele çok çok heyecan verici...

12 Ocak 2011 Çarşamba

Cafe Botanica




Ankara'da kendi halinde yaşayan, keyif düşkünü bir grup insanın uzun zamandır ihtiyacını duyduğu bir mekanı bir sonbahar akşamı büyük bir sevinç ve şaşkınlıkla keşfettim...Evet burası bizler için kurtarılmış bir bölgeydi ve getirdiğim tüm arkadaşlarım ''işte budur abi'' demekten kendilerini alamıyorlardı... Piyasa için gidilen,  iddialı ve yorucu yerlerden sonra burası sizi sakin  ve gizli bir özenle karşılıyordu...Bunda tabii ki sahiplerinin büyük payı vardı. Çok kendi halinde ve sadece güzel ve makulun peşinde olan bu iki ortağı bazen bahçede yeni gelmiş çiçek kasalarından özenle seçtikleri fideleri mutlulukla dikerken gözlemliyor bazen de odtü'lü öğrencilerle arka tarafta sadece kendileri için ürettikleri şarapları anlatırkenki mutluluklarından çıkarıyordum...


Fiyatlarındaki makullük hele, beni ziyadesiyle mutlu ediyordu...iki kişi için akşam üstü içkisi, peynir tabağı ve kuru yemişi ile 22 liraya kalkabiliyordunuz...İşte şu anki dünya düzeninin ve bizlerin ihtiyacı olan da buydu... Ayrıca cumartesi ve sanırım çarşamba akşamları da çok genç bir grubun canlı performansları da var ki, pek hoş ve naifler....Yani burda herkes gerçekten eğleniyor, kuvvetli sohbetler edip şen kahkahalar atabiliyor...

Uzatmadan, aşağıda verdiğim adrese sadece bir kere gidin diyorum....

Billur Sok.No:5/1 (Güniz Sokağın bir üstü)
Kavaklıdere
Tel.466 60 89